Mösyö Yves Saint Laurent'in "Moda geçicidir, stil kalıcıdır" özlü sözünü duymayan yoktur. Bazı trendler var ki, asla geçmiyor. Zamansız. "Less is more" gibi.
Minimalist modanın mottosu haline gelen bu stil, sade bir görüntü sunarken asla iddiadan vazgeçmiyor. Yalın ama keskin çizgiler ile çarpıcı bir etki veriyor.
Geçtiğimiz yıl ülkemizde kapanan Marie Claire dergisinin Kreatif Direktörü Nina Garcia'nın bu stil stratejisi için yazdığı bir kitap bile var: "A Less-Is-More Approach to Staying Chic".
Göz yormayan ama etki bırakan bu stili uygulamak kolay değil. Aksesuar sayısı müthiş limitli. Aksesuar deyince sadece aklınıza yüzük, küpe vb. takılar gelmesin. Aslında üzerimizde farkında olmadığımız, saymadığımız pek çok aksesuar var. Makyaj bir aksesuar. Saatiniz bir aksesuar. Ojeniz, hatta alyansınız bir aksesuar. Fularınız, şapkanız, eldiveniniz, kemeriniz bir aksesuar. Güneş gözlüğünüz, hatta numaralı gözlüğünüz bir aksesuar. Minimalist bir stil için bu aksesuarların pek çoğunu feda etmeniz, seçici olmanız gerekiyor.
Bu stili tersten anlatmak gerekirse, İtalyan moda ikonu Anna dello Russo aklıma gelen ilk isim. Minimalist stil ne değildir, işte yanıtı.
Geçtiğimiz yıl ülkemizde kapanan Marie Claire dergisinin Kreatif Direktörü Nina Garcia'nın bu stil stratejisi için yazdığı bir kitap bile var: "A Less-Is-More Approach to Staying Chic".
Göz yormayan ama etki bırakan bu stili uygulamak kolay değil. Aksesuar sayısı müthiş limitli. Aksesuar deyince sadece aklınıza yüzük, küpe vb. takılar gelmesin. Aslında üzerimizde farkında olmadığımız, saymadığımız pek çok aksesuar var. Makyaj bir aksesuar. Saatiniz bir aksesuar. Ojeniz, hatta alyansınız bir aksesuar. Fularınız, şapkanız, eldiveniniz, kemeriniz bir aksesuar. Güneş gözlüğünüz, hatta numaralı gözlüğünüz bir aksesuar. Minimalist bir stil için bu aksesuarların pek çoğunu feda etmeniz, seçici olmanız gerekiyor.
Bu stili tersten anlatmak gerekirse, İtalyan moda ikonu Anna dello Russo aklıma gelen ilk isim. Minimalist stil ne değildir, işte yanıtı.
"AdR" maksimalist stiliyle göz yormayan az sayıda kadından biri. Çünkü ne kadar değil, nasıl abarttığınızdır önemli olan. O her daim çok doğru abartıyor.
Paris Fashion Week'te yani 2-3 hafta önce Rue Saint-Honoré'de birden ışıltılı bir kadınla burun buruna geldim. Kafamı kaldırmamla birlikte bu ışıltının Anna dello Russo olduğunu fark ettim. 2 dakikacık da olsa ayaküstü sohbet edip, bir fotoğraf almayı başardım.
Anna dello Russo |
<a href="http://www.bloglovin.com/blog/4608077/?claim=xysac5s9rcc">Follow my blog with Bloglovin</a>
less is more tam benim mottom. fazla olan hiçbir şeyi sevmiyorum :) asla birden fazla takı kullanmam mesela, ya kolye vardır ya küpe ya da sadece yüzük, hepsini birden kullanmayı hiç sevmiyorum. renkli bir şey giyeceksem renkli olanın sadece o parça olmasına dikkat ediyorum. çok bilinçli olmuyor aslında bu seçimler, benim için fazla olan şey aynaya baktığım anda gözüme çarpıyor ve ondan kurtulmadan rahat edemiyorum.
YanıtlaSilhttp://madspepper.blogspot.com/
Bilinçli olarak maksimalist olmak relatif olarak kolay ama less is more'u yakalamak çok zor, hele sürdürmek daha da zor. O yüzden bilinçsiz olduğuna inanırım. :) Blogunda bile hissediliyor minimalizm zaten. Sevgiler.
Silben hiçbir zaman gerçek minimalist olamadım. moda dönemlerinde en sevmediğim 90ların minimalist dönemi. aslında ben de ortamında olsam ADR kadar abartırdım sanırım.
YanıtlaSilAçıkçası minimalizmi başkasının üzerinde görünce çok beğenen ama kendime gelince zor uygulayabilen biriyim. Ama bazen aksesuarlardan, detaylardan çok yorulduğumda, ruhen de sadeleşmek istediğimde less is more çok iyi geliyor.
Sil